-
1 sıcak yüz göstermek
приве́тливо встре́тить -
2 sıcak
горя́чий жара́ (ж) жа́ркий зной (м) тёплый* * *1. озвонч. -ğı1) жара́yakıcı sıcak — жара́, зной
bu sıcakta çalışılmıyor — в таку́ю жару́ не рабо́тается
2) теплота́3) разг. ба́ня2. озвонч. -ğı; врз.горя́чий; жа́ркий; тёплыйsıcak bir karşıma — тёплая встре́ча
sıcak hava — жа́ркая пого́да
sıcak istek — горя́чее жела́ние
3. озвонч. -ğısıcak kahvaltı — горя́чий за́втрак
горячо́, тепло́sıcak karşılamak — тепло́ / приве́тливо встре́тить
••- sıcak basmakayağını sıcaktut, başını serin — посл. держи́ но́ги в тепле́, а го́лову в хо́лоде
- sıcak bastırmak
- sıcak yüz göstermek
См. также в других словарях:
sıcak yüz göstermek — yakınlık göstererek karşılamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük